Suskunluğu Bozmak

[:de]Dersim’de yıllar önceydi, dışarıdan atanmış iri yarı öğrencilerine bir hayli düşkün (!) olan bir öğretmen “ben faşistim” diyordu öğrencilere. Orta okul öğrencileri henüz faşist ne demek bilmiyorlardı. Ama öğretmenin suni ve dışarıdan gelen kimliği güven vermiyordu. Müdürle sık fıkı ilişkilerinden ve yaratıcı fikirlerinden ötürü okulda bir laboratuvar bir de spor- sinema salonu kurmuştu. Sinema salonunda bir kız öğrenciyi taciz etmiş, diğer arkadaşı onu oradan çıkarabilmişti. İki küçük kız, bu olayı unutup onun derslerine katılmamaya karar verdiklerinde, diğer öğretmenlerin dikkatini çekmişti. Olay araştırıldığında birkaç kız öğrenci daha kendilerine yönelik aynı öğretmenin yaklaşımlarının “başka türlü” olduğunu dile getirmişlerdi. Mahkemeye avukatıyla çıkan faşist öğretmen, avukatı aracılığıyla öğrencilerin onun babacan tavırlarını yanlış anladıklarını iddia etmişti. O öğretmenin aldığı ceza faşist bir ile sürgün edilmek oldu (!).

Susmuşlardı kız öğrenciler. Kendilerinin suçlanacaklarından korkuyorlardı. Çünkü kimse o güne kadar onlara iyi dokunuşu ve kötü dokunuşu, bağırmayı, HAYIR demeyi öğretmemişti.

Bern, bir kadın yenidir tanıştığı adamın onu eve bırakmasına izin verdi. Adam onu öpmek istedi, kadın istemedi. Kadın hayır dedi, adam arkadaş maskesini bir köşeye bıraktı ve çirkinleşti. Kadın korktu ve utandı. Kendini suçladı ve sustu.

Iki farklı il ve iki farklı kültür, ortak olan ise susuşları,
korkuları ve kadınların kendilerini suçlamaları.

Farklı olan erkek kimliği, etnisite: ortak olan ise maskesi.

Bu suskunluğu bozup maskeyi deşifre etmek amacıyla son zamanlarda kadınların sosyal medya açıklamaları önemli bir kamuoyu yarattı. Bu sosyal medya açıklamaları her kadının hangi etnik ve sosyal statüde olursa olsun ve nerede yaşadığı fark etmeksizin hayatında en az bir kez erk-ek şiddeti ile karşı karşıya koyduğunu korkunç bir şekilde ortaya koydu.

Geçmişte Feminist hareketin “özel olan politiktir” tespitiyle aile içinde yaşanan şiddete ve suskunluğa karşı büyük bir toplumsal duyarlılık geliştirmişti.

Erk-ek maskesini kampanyalarla, aktivitelerle gün yüzüne çıkaran etkinlikler gerçekleştiren kadın mücadelesine sırtımızı vererek, sosyal medya kampanyalarını real yaşama yönlendirerek yanı başımızdaki yakın arkadaşın, sevecen aile babasının, aşk dolu sevgilinin ve devrimci yoldaşın yüzündeki maskeyi teshir edip suskunluğu bozmalıyız.[:]

Über Sevda

Sevdas Engagement in den Medien hat in der Türkei in den unabhängigen kurdischen Blog Demokrathaber angefangen. Sie finde es sehr wichtig, am sozialen und politischen Geschehen teilzunehmen und denkt, dass die Medien dabei eine grosse Rolle spielen. "Mich beschäftigen die Fragen: geben die Medien an kritische Stimmen Platz, werden die Andersdenkende in den Medien sichtbar? In den Mainstream-Medien ist nur die Stimme der Mächtigen zu hören, welche Ressourcen besitzen und die Problemdeutung aus ihrer Sicht definieren. Deshalb sind unabhängige Medien wie Atmem notwendig, um die Meinungsfreiheit und die Meinungen der gesellschaftlich Schwächen Gruppierungen zu repräsentieren. Meine Artikel beziehen sich auf die Probleme der Unsichtbaren und auf die Kritik des herrschenden Klassen-, Geschlechterverhältnisse so wie nationalstaatlichen Verordnungen gegenüber Asylsuchende."

Zeige alle Beiträge von Sevda →

Schreibe einen Kommentar